BODRUM
Bodrum yaşamdır.
Kiminin özgür ve delice, kiminin mütevazı ve dingince ama herkesin kendinden bir şeyler bularak yaşadığı bir dünyadır. Bazen kalabalığına karışılıp çılgınca akılan, bazen de doğayla denizin kucaklaştığı sessiz köşelerinde huzura doyulandır. Bazen de her gelene kucak açan şefkatli ve müşfik bir sığınaktır. Kozmopolitan ruh hallerinin potasında eridiği sihirli bir deryadır.
Gelenlerin akıllarını, gönüllerini bırakıp gittiği bir yaz rüyasıdır. Güzelliklerine vurulan herkesin yerleşme hayali kurduğu, hayallerini gerçekleştirenlerin ise demir attığı limandır. Eskinin taş evlerinde soluklanan bohem hayatlar, mavi pencereli beyaz kübik evlerde yeşeren ikinci hayatlar, farklı mimari tarzların uç örneklerinde mutluluk bulan marjinal hayatlardır.
Bodrum denizdir.
Adını mavi sularında intihar eden gururlu Kral Aegeus’tan alan Ege Denizi. Binlerce adanın bulunduğu bu deniz Adalar Denizi olarak da adlandırılmıştır. Yani denize yoldaş adalar denizi Arşipeldir o...
Öyle ki mitolojide evren, Ege Denizi ve adalarından yaratılmıştır. Bütün mitolojik tanrı ve tanrıçalar Ege’yi korumuşlar ve burasını evrenin en güzel, en canlı yeri yapmışlardır. Denizine, adalarına, sahillerine kendi ruhlarını vermişlerdir.
Bodrum tarihtir.
Binlerce yıllık yerleşim tarihine sahip yarımada, tarihin babası olarak nitelenen Herodot’un doğduğu vatandır. Stratejik konumunun kaçınılmaz sonucu olarak, birçok kavim gelmiş geçmiş ve uygarlıklarından izler bırakmıştır. Yarımadanın her köşesi Karya, Bizans ve Osmanlı eserleri ile doludur.
Halikarnassos, Karya ülkesinin ikinci başkentiydi. Dünyanın 7 Harikası’ndan en ihtişamlısı bu şehirde inşa edilmiştir. Kendisinden pek bir şey kalmasa da literatürlerde anıt mezar anlamına gelen “mozole” kavramı ile her coğrafyada sessizce yaşamaktadır adeta...
Bütün güzelliği ile ayakta duran ve her yıl binlerce turistin gezdiği Bodrum Kalesi’nin her taşı Mausoleum tarihidir. Bodrum Kalesi aynı zamanda içinde Avrupa’nın en büyük su altı arkeoloji müzesini de barındırmaktadır. Bir çoğunda henüz arkeolojik çalışmaların bile başlamadığı Leleg şehirleri ise Bodrum’un zirvelerinde keşfedilmeyi bekleyen gizli hazineleridir.
Bodrum eğlencedir.
Denizin tatlı yorgunluğu, gün batımı eşliğinde, tüm kaygılardan uzak bir akşam yemeği ile atılır.
Akşamlar yerini gecelere, sınırsız bir eğlencenin dinamizmine bırakır. Genellikle fonda ışıklar içindeki Bodrum Kalesi yer alır. Kimsenin uğramadan duramadığı, anlatmadan edemediği ünlü Barlar Sokağı turu ile başlar gecenin erken saatleri.
Daracık sokaklardaki renkli kalabalığa karıştığınızda, unutulmaz Bodrum gecelerine doğru hızla akarsınız. Yürümenin bile başlı başına bir eğlence olduğu bu sokaklarda geceler gündüzlere öykünmüştür. Boşuna Bodrum gecelerde yaşanır dememişler. Sayılamayacak kadar çok sayıdaki barlarında eğlencenin her türlüsü yaşanır. Cazdan, latin müziğine, rocktan popüler müziğin her türüne, hatta fasıllara kadar geniş bir yelpazede canlı müzik icra eden mekanlar art arda sıralanmışlardır.
Ama illa hareket derseniz, gece kulüplerinin ışıklı pistlerinde, çılgınca dans ederek de sabahı karşılayabilirsiniz.
Bodrum güneştir.
Akdeniz ikliminin sıcak ve gülümseyen yüzünü gösterir Bodrum’da güneş. Yakar ama kavurmaz, bunaltmaz... Dalda dalga yayar enerjisini... Ağır bir valsin adımları gibidir gökyüzünde... Nazlıdır... Usul usul yükselir, sindire sindire yaşatır kendini. Kışın saatler süren yağmurun izlerini silmek adına, hızla sahne alan bir aktördür güneş. Buralarda bir başka doğar, bir başka batar sanki... Bazen bir dağın üzerinden sisli bir yorganı çekip alır, bazende ufkun kızıllığında bir meditasyon mantrasına dönüşür. Ve alır götürür ardından gelenleri...
Bodrum bir tatil kentidir
Yıllarca kabuğuna çekilerek adeta kapalı bir ekonominin hüküm sürdüğü Bodrum artık turizm ile yatar turizm ile kalkar olmuştur. Birbiri ardına yapılan tesislerle doğasının güzelliklerini bütünleştirerek hızla büyüyen Bodrum, sadece Türkiye’de değil dünyada da cazibe merkezi olmuştur.
Buraya gelen sanat camiasının ünlü isimlerinin de katkısı ile Bodrum ismi artık St.Tropez, Nice, Monaco, Cannes gibi dünya markaları ile birlikte anılmaya başlamıştır.
Bodrum Kalesi ve onun hemen yanındaki vazgeçilmez sohbet ve buluşma mekanı olan denizciler kahvesinden başlayan çarşı; mağazaları, restoranları, kafeteryaları ve eğlence mekanları ile cıvıl cıvıldır. Denize açılan her cadde ve sokak rengarenktir. Kaleden başlayarak marinaya kadar uzanan liman kıyılarında denize yelken açmaya hazır yüzlerce gulet ve yat Bodrum’un doyumsuz manzarasına eşlik eden ikonlardır adeta.
Palmiye ağaçları ve parkları ile birlikte limana paralel uzanan Neyzen Tevfik Caddesi Bodrum’un en rağbet edilen restoran ve eğlence mekanlarına da adres oluşturmaktadır. Bodrum pazar yerinin hemen karşısına uzanan ve M.Ö. 1. yüzyılda yaşamış Romalı yazar-mimar olan Vitruvius’un sözünü ettiği Halikarnassos’un 15 metre genişliğinde ve şehri doğu-batı ekseninde kesen ve yüzyıllar boyu kullanılan ana caddesinin üzerinden geçirilen Turgutreis Caddesi sizi Dünyanın 7 Harikası’ndan biri olan Mauseleum’un bulunduğu yere götürecektir. Bugün sadece Maussollos’un mezar odası ve temel kısmını oluşturan taş ve sütunların görülebildiği Mozole’nin en kıymetli parçaları Londra British Museum’da sergilenmektedir.
Müzenin sırasında ve birkaç adım ötesinde ise dünyaca ünlü “Bodrum Sandaletleri”nin üretildiği atölyelere ulaşabilirsiniz.
Bodrum’un doğu ucundaki mezarlık alanın bitiminde, restore edilerek ayakta kalması sağlanan Halikarnassos şehrinin Myndos Kapısı günümüzde Gümbet’e açılan kapı durumundadır. Büyük İskender’in ordusunun kuşatmasına volkanik taşların verdiği güçle günlerce dayanmış olan kapı, kuşatılan yeni Bodrum’u da olanca vakurluğu ile seyretmektedir.
Halikarnassos’tan günümüze ulaşan en önemli anıtsal eser Göktepe’nin güney yamacına yaslanarak Bodrum’u ve Karaada’yı seyreden amfi tiyatrodur. 1973 yılında başlayan arkeolojik kazılarla tamamen ortaya çıkarılarak restore edilen ve Anadolu’nun en eski tiyatrolarından biri olarak kabul edilen bu tarihsel mekan yaz akşamlarındaki konserlere ev sahipliği de yaparak misyonunu sürdürmektedir. Tiyatronun hemen arkasında ise çoğu Helenistik ve Roma dönemlerine tarihlenen kaya mezarları yer almaktadır.
Bazılarının duvarlarında fresk izlerine de rastlanan bu kaya mezarlar şehrin gün batımındaki panoramik manzarasını farklı bir açıdan izlemek isteyenlere özellikle önerilir.